escort ceylan
Merhabalar. Ben İstanbul Avrupa Yakası,ndan escort ceylan 27.yaşında oldukca güzel fit bir vucuda sahip Esmer, siyah uzun saçlı, bakımına özen gösteren ve temizliğe hijene değer veren escort bayanım…. Kendine güvenen elit cidi beylerin aramasını beklemekteyim. Görüşmelerimi kendi evimde yapıyorum ve beylere özel eskort Masözlük hizmeti veriyorum,,,,,,,,,,, Detaylı bilgi yada randevu için aşağıda ki telefon numaramdan bana ulaşabilirsiniz. Görüşmek dileğiyle. gereksi yere sohbet amacılı aramayın lutfen TEL. 0539 341 31 81
ETİLER MANKEN ESCORT ASU
Merhaba Ben Etiler, Manken, Escort Bayan, ASU ***** 24, yaşında, 1,74/ boy, 54 kiloda, mankenlik yapan, elit, escort bayan, modelim. Avrupa standartlarında, fizik hatlarına ve yüz güzelliğine sahip olduğum için Etiler ve Nişantaşında, alışverişe çıkınca çok dikkat çeken, escort bayan, partnerim . Görüşmelerimi, sadece elit beylerle, yapmaktayım . Dışarıda görüşme yapıyorum, sizin varsa kaliteli semtte evinize, yada 4 – 5 yıldızlı otellerde, gelebilirim . Etiler, Nişantaşı, ataköy, ataşehir, Beşiktaş, Tarabya, Bebek, semtlerede, gelebilirim . Sohbetimle kibarlığım ve kalitemle beni diğerlerinden hemen ayıracaksınız. Elbise dolabımı sizin için özel zevkli modacım hazırladı. Gerçek, elit escort, eşlik servisi ile, size davette, kokteyl, yemek , tatil gezisi, eğlence programlarınızda eşlik edebilirim . Kaliteyi asla ucuza bulamazsınız.. Etiler, Manken, Escort Bayan, ASU… TELELEFON : 0539 333 61 18
istanbul escort bayanlar
istanbul escort bayanlar Lauren kollarının sıcaklığına biraz daha sokuldu. Mırıl- danarak, “Nasıl yani?” diye sordu. “Şanslı gcccmdc miyim?” “Hayır,” diye uykulu bir şekilde yanıtladı Lauren. Nick, “Ben de öyle düşünmüştüm,” diyerek güldü. Geri çekilip Laurcn’ın uykulu suratına baktı ve üzgün bir şekilde başını salladı. “Gel hadi… Ayakta uyuyorsun.” Ko- lunu omuzlarına dolayarak onunla eve doğru yürümeye başladı. “Bay Numbers’ı sevdim,” dedi Lauren. Nick ona yandan, neşeli bir bakış attı. “Aslında adı Ma- son. Numbcrs sadece takma adı.” “O bir matematik dehası,” dedi Lauren hayranlıkla. “Ayrıca çok hoş biri. İçten ve…” “Bir bahisçi,” diyerek cümleyi tamamladı Nick. “Ne?” Lauren şaşkınlıktan neredeyse sendelemişti. Saatin geç olmasına rağmen evin tüm ışıkları yanıyor ve parti tüm heyecanıyla devam ediyordu. Nick ön kapıyı açıp gürültülü kahkahalar etraflarını sararken, “Bu insan- lar hiç uyumaz mı?” diye sordu Lauren. Gelişigüzel bir şekilde manzarayı gözden geçiren Nick, “Ellerinden gelse hiç uyumazlar,” diye yanıtladı. Hizmet- çilerden birine Lauren a hangi odanın verildiğini sordu ve sonra onu merdivenlerden yukarı çıkardı. “Bu gece Koy’da kalacağım. Yarın tüm günü birlikte geçiririz… Baş başa.” Lauren’ın odasının kapısını açıp ekledi: “Arabanın anahtarları uşakta. Fek yapman gereken anayola çıktığında kuzeye dönüp üç buçuk kilometre ilerledikten sonra sol- daki ilk yola sapman. Koy yolun sonunda… Zaten oradaki tek ev… Gözünden kaçması imkânsız. Saat on birde orada ol.”Kendinden böylesine emin bir şekilde Koy’a gitmeye razı olacağını ve istediği her şeyi yapacağını düşünmesi, Lauren’ı çileden çıkartırcasına eğlendirmişti. “Orada se- ninle yalnız kalmak isteyip istemediğimi sorman gerekmiyor mu?” Nick hafifçe çenesine dokundu. “İstiyorsun.” Dokuz yaşındaki bir çocukmuş gibi ona gülerek hafifçe dalga geç- ti: “istemezsen, anayola çıkıp güneye dönerek Missouri’yc gidebilirsin.” Kollarını etrafına dolayıp onu uzun, ateşli bir şekilde öptü. “Yarın on birde görüşürüz.” İçine dert olan Lauren arsızca ona karşı çıktı. “Missouri’yc gitmeye karar vermezsem.” Lauren, Nick gittikten sonra dudaklarında isteksiz bir gülümsemeyle yatağına gömüldü. Nasıl olur …
SEVGİLİYE NAMELER 2
SEVGİLİYE NAMELER 2 Leo Jogiches Litvanya’dan geliyordu. Litvanya’nın başkenti Wilno’nuıı kendine özgü bir toplum yapısı var- dı: Litvanyalılar, Polonyalılar ve Museviler, her biri zen- gin birer kültürel güç olarak Ruslaştırma karşısında zorlu bir savaş vermekteydiler – sosyalizmi ve devrimi özellikle çekici kılan bir savaştı bu. Jogiches 1867’de zengin ve ünlü bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiş ti. Büyükbabası Jakub’un evi Wilno aydınlarının bu- luşma yeriydi. Babası Samuel, Leo daha çok küçükken ölmüştü. Leo, annesi Zofia’yı taparcasına severdi; an- nesinin varlığı yaşamı boyunca Leo’nun en büyük güç kaynağı olacaktı. 1898’de annesi öldüğünde. Luxem- burg’a «…artık kimsem kalmadı.» diye yazacaktı; oysa kızkardeşi Emilia ile erkek kardeşleri Josef ve Pavel Rolo VVilno’da yaşamaktaydılar. Jogiches liseden ay- rılıp işçi olmuş, kendini devrime adamıştı. 1888*de ey- lemlerinden ötürü birkaç ay tutuklu kalmış, 1890’da da yurt dışına kaçmıştı. Bağımsız geliri ona dışarda ayrı- calıklı bir konum sağlıyordu: bir baskı makinesi satın alabiliyor, parti yayınlarının giderlerini ve Luxemburg’ un geçimini üstlenebiliyordu. Para ikisinin ilişkisinde her zaman için bir sorun, mektuplarda sık sık değinilen bir konuydu. Bir egemenlik boyun eğme ilişkisi bağla- mında hem sembolik hem de psikolojik bir anlam yük- leniyordu. Wilno’daki günden güne sürdürülen yeraltı faali- yetinden uzak düşen Jogiches. İsviçre’deki Rus siyasi kaçakları ile de bir fikir birliğine varamadığından, Pa lonya’daki harekete ancak Luxemburg aracılığıyla ka- tıldı. 1914’e kadar SDKPİL’in Merkez Komitesi üyeliği dışında politik bir eylemi olmadı. Partinin mütevazi bo- yutları (1893’te 200 üyesi vardü-Jogiches’in siyasi tut kularını karşılamaktan elbetteki çok uzaktı. Her ikisi- nin de Zürih Üniversitesi’nde öğrenci oldukları 1890 – 1897 yılları boyunca ayrı evlerde, ama, istediklerinde bir- birlerini kolayca görebilecekleri uzaklıkta yaşadılar 1893’te. yirmi üç yaşındaki genç kadının bir toplulukönünde yaptığı ilk konuşma, Sosyalist Enternasyonalin Üçüncü Kongresi’ndeki konuşması, bir olay olarak ni- teleniyor ve Luxemburg bir yıl sonra SDKP’nin yayın organı olan İşçi Davast’mn (Spraıoa Robotnicza) genel yayın yönetmenliğine getiriliyordu. Gazete, …
DUYGULARIN RENGİ 4-
DUYGULARIN RENGİ 4- rar verebileceğini biliriz yani, biliriz de nasıl yapmayacağı- mızı becermek de zorlanırız. Oysa bir an gelir, öfkenizin yersizliğini, isteklerinizin anlamsızlığını, karşınızdakilerin şaşkınlığını görebilirsiniz. Çok öfkeliyken birden gülmeye başladığınız olmadı mı hiç.7 Ama dikkatli olmakta yarar var, karşıdakiler onlarla dalga geçtiğinizi düşünebilir siz öf- kenizi gülmeceye dönüştürürken. Öfkeli insanların davra- nışları, komedi filmlerinde çoğu zaman güldürür bizleri. Güldüren kontrolsüzlükleridir. Belki kendi öfkemizi kont- rol ederek, kendimizi güldürmeyi becerebiliriz. Öfkelendi- ğimizi bildiğimiz şeylere yakın olmak, içinde olmak ve on- larla olmak zorunda değiliz ayrıca. Kimi zaman, onların yok olmasını sağlayamıyor ve başkalarını değiştiremiyor- sak, uzak durma, görmeme hakkımızı kullanabiliriz. Öflce doğal bir duygu. Ve hep olacak, çünkü onu orta- ya çıkaran olayların çoğu yaşamın bir parçası ve yaşam da bizim. Amaç öfkelenmemek değil, öfkenin kaynağını keşfe- dip, ona karşı tedbir almak ve öfkenin dışavurum biçimini seçmek. Unutmayın, öfke bir duygu ama ortaya çıkardığı davranışın ne olacağına siz karar vereceksiniz.Yl1 1″°- Asistanım henüz ve ilk kez h ı r™ Ç.’kac^m hocamın isteği üzerine K T* Cani, yayın değil ve ben hTl. , un”tkan- — s-« *+> _ _ne soru söyleye- rek, bunların yanıtlarını isteyeceğini bildirdi. Çekim başla- dı, söylediği soruları sorup, yanıtları aldı. Bitti sanırken da- ha önce bahsetmediği bir soru daha sordu. Doğal olarak ben de yanıta, “Evet, bunu unuttum,” diye başladım. Sonradan izleyen herkes bunun bir espri olduğunu dü- şündü. Oysa ben yanlış kullandığım kelimeye takılmıştım: ‘Unuttum’. Unutmam için bunu önceden belirlemem, bil- mem, planlamam gerekti. Ben unutmamışnm. O gün iki şeye karar vermiştim. Biri, bir daha asla hiçbir programda önceden soruları konuşmadım, her şey doğal akışıyla gitti. Diğeri ise unutma, unutulma, unutkanlık gibi sözcükleri kullanırken anlamlarını hiç unutmadım. Unutma üzerine şiirler, romanlar, unutma üzerine sa- vaşlar, unutma üzerine intikamlar, hayatlar kurulmuş. Ki- mi zaman unutulmaktan, unutmaktan yakınmışız, kimi za- man unutamamaktan. Kimi zaman unuttuk diye suçlanmı- şız, …
DUYGULARIN RENGİ 3-
DUYGULARIN RENGİ 3- başını öperdi. Canım efendiminin yerini, “Bunu mu özle- mişim?” sorusu, aranan masalcı ninenin yerini masalın cadısı alırdı. O zaman özlem duymayalım mı.7 Hayır! Özlemek ve öz- lenene kavuşmak mutluluklardan biri. Yeter ki gerçeği öz- leyelim, yeter ki özlerken gerçekçi olabilelim. Bazen evlili- ğin sandığımız kadar masal dünyası olmadığını, bekarlığın da isteklerimize kavuşma özgürlüğü olmadığını bilelim. Eğitimin yetmediğini, eğitimsizliğin ise olumsuzluğunu bi- lerek, paranın mutluluk getirmediğini, parasız da sorun olabileceğini, sürekli evden uzak olmanın cazip olabileceği- ni, ama gezmek için çok uzağa gitmek gerekmediğini bile- rek özleyelim. Bilerek özleyelim ki, özlem acı değil, çaba ge- tirsin, heyecan getirsin, başarı getirsin. Sıla biziz, olumsuz- luklarıyla, yanlışlarıyla, eksikleriyle biz ve bizim parçaları- mız. Onu özlerken gerçekleriyle hayal edelim ki, kavuştuğu- muzda evimizde olduğumuzu, bizi bulduğumuzu hissedebi- lelim. Sevgili, paylaşmak demektir, duymak demektir, kız- gınlıklara, kırgınlıklara katlanabilmek demektir, olumsuz- luklarına karşın seçtiğimiz demektir, istediğimiz demektir, yansıtabildiğimiz değer demektir. Onu özlemek için yitir- meyi, uzak kalmayı, gitmesini beklemeyelim. Yanımızday- ken, yüreğimizdeyken, bizimleyken özleyebilelim. Özleyebi- lelim ve bunu ona söyleyebilelim ki sevgi, aşk, özlem, mut- luluk ve sevgili de bizim olabilsin.Korku, hayret, üzüntü, tiksinti, umut, sevinç, kabul edil- me ve öfke… Duygularımız, yani bizi bir davranışa yönel- ten, çevresel beklentilere uyum sağlamamıza yarayan duy- gular. Bizi bir davranışa yönelten ama davranışın ne oldu- ğuna bizim karar verebileceğimiz hisler. Öfke de bunlardan biri. Genellikle düşmanlığa ve saldırganlığa yol açan bir duygu. Becerebiliyorsanız şair gibi öfkeyle ama inadına şiir yazmak olabilir sonucu. Ama çoğunlukla tehlike oluştu- ğunda öfkelenir ve saldırarak o tehlikeyi yok etmeye çalışı- rız. Bazen öfke saldırganlığa değil, hiddete dönüşür. Aslın- da birbirlerine yakın duygulardır ama şiddetleri aynı değil- dir. Öfkelenmek doğaldır, yeter ki kontrolden çıkıp, yıkıcı bir duygu haline gelmesin, yeter ki diğer insanlarla ilişki- mizi, iş yaşamımızı, okul hayatımızı bozmasın, yeter ki kontrol edebilelim ve yönetebilelim. “Öfke nöbetlerine girdi,” deriz, bağırıp …
ALDATMA ,3
ALDATMA ,3 bir çocuk gibi mahzunlaşarak yalnız dolaşırdı. Bu yalnızlıktan yakınmazdı ama hiç olmazsa kocasının paylaşmaya yanaşmadığı bu konulara karışmamasını isterdi. Halûk’un, küçük kıza para vermesini küçümseyen bakışına ve akılla açıklanamayacak o davranışını eleştiren sözlerine duyduğu kızgınlığı dile getirmedi, hiç cevap vermeden, konunun kapanmasını bekleyerek pencereden dışan bakıp, o küçük, önemsiz kızgınlığı, ruhunun bir yerlerinde taşıdığı ve içinde açığa çıkmamış minik öfkelerini biriktirdiği kesenin içine atıp unutulacak duygular arasına terk etti. Selin’i annesine bırakıp çıktıklarında Aydan kızgınlığını unutmuştu bile. Küçük balıkçı köyündeki tahta masaları örtüsüz eski meyhaneye gittiler. Sakin kıpırtılarla sahile usul usul çarpan denizden huzurlu bir serinlik yayılıyordu. Karşı kıyıdaki tepeler sessizdi. En telaşlı ruhları bile yatıştıracak bir sükûnet vardı çevrede. Bu lokanta, onları, her geçen gün, her yeni başarı ve banka hesaplanna yatan her yeni parayla biraz daha uzaklaştıklarını hissettikleri gençliklerine ve geçmişlerine bağlayan küçük bağlardan biriydi. Hayatlarından, başanlanndan ve zenginliklerinden memnundular, bunu değiştirmek ya da eski günlerine dönmek gibi bir arzuları da, özlemleri de yoktu ama gene de başarıyı tutkuyla hayal ettikleri o eski günlerinden tümüyle kopup ayrılıyorlarmış duygusunun içlerinde yarattığı, o anlaşılmaz, hatta genellikle fark edilmez hüznü, böyle eski anılarından kendilerine kalmış yerlere baş başa giderek yatıştırıyorlardı. Gençliklerinden kopmamak, onu hatırlamaktan ve yaşamaktan korkmamak onların başarılarını daha da önemli kılıyordu. Başarıyı bulmak için yola bir çocuk gibi mahzunlaşarak yalnız dolaşırdı. Bu yalnızlıktan yakınmazdı ama hiç olmazsa kocasının paylaşmaya yanaşmadığı bu konulara karışmamasını isterdi. Halûk’un, küçük kıza para vermesini küçümseyen bakışına ve akılla açıklanamayacak o davranışını eleştiren sözlerine duyduğu kızgınlığı dile getirmedi, hiç cevap vermeden, konunun kapanmasını bekleyerek pencereden dışan bakıp, o küçük, önemsiz kızgınlığı, ruhunun bir yerlerinde taşıdığı ve içinde açığa çıkmamış minik öfkelerini biriktirdiği kesenin içine atıp unutulacak duygular arasına terk etti. Selin’i annesine bırakıp çıktıklarında Aydan kızgınlığını unutmuştu bile. Küçük balıkçı köyündeki tahta masaları örtüsüz eski meyhaneye gittiler. Sakin kıpırtılarla sahile usul usul çarpan …
ALDATMAK 2
ALDATMAK 2 Halûk’a, “Hazırlan artık istersen, annem bekler,” demesi, yemekleri buzdolabına yerleştirmesi, üstüne ne giyeceğini düşünmesi, oyalanan kocasına alışılmış bir biçimde içinden hafifçe kızması, evinin gizli hâkimi olduğunu hissetmesi, pencerelerden görünen ilkyaz güneşinin ışıklarının halıya düşmesi, bütün bunlar, bu minicik, önemsiz ayrıntılar bir araya geldiklerinde güçlü bir sığınak oluşturuyorlardı onun için. Biraz önce hissettiği utancı, aşağılanmayı, hatta adamın küstahlığına duyduğu kızgınlığı unuttu. Duygularını inciten bir görüntü günlük hayatın ıvır zıvırı altına bir daha çıkarılmamak üzere gömüldü. Eğer, kendi haline bırakılsaydı bir daha o adamı belki hatırlamayacaktı bile. Hep birlikte evden çıktılar. Geniş caddenin köşesindeki trafik ışıklarında durduklarında, kirli yüzlü, yırtık fanilalı, tozlu saçlı bir çocuk kalabalığı yoksulluktan arsızlaşmış gözleriyle bulanık bir su gibi dalgalanarak arabanın çevresine üşüştü, ellerindeki paçavralarla pencereleri silmeye çalışıyorlar, bir yandan da verileceğini sandıkları parayı kapabilmek için kemikli, sıska dirsek-leriyle birbirlerini itiyorlardı. Hayata yenik başlamışlar, asla üstesinden gelemeyecekleri o yenilginin içinde çocukluklarını bile yitirmişlerdi. Yoksullukları da, arsızlıkları da iç acıtıcıydı. Halûk, çevresinde kaynaşan o zavallı çocuk kalabalığını görmüyormuş gibi gözlerini yola dikmiş dümdüz bakarak yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Aydan, birisini arar gibi çocuklara bakarken, biraz ilerde duran mavi gözlü küçük kızı gördü, kirden kararmış yanaklarında biraz önce ağladığını gösteren ince, beyaz izler görülüyordu. Öbür çocukların arasına katılmamıştı, bir direğe dayanmış duruyor- du, ya utanıyordu dilenmeye ya da onlarla boğuşacak gücü yoktu. Minicik sıska yüzünde olduğundan da büyük görünen iri gözleri dargın bakıyordu. Aydan kıza eliyle gelmesini işaret etti. Acıklı bir telaşla koşarak geldi küçük kız. Çantasından çıkardığı parayı verdi. Halûk, başını çevirmeden yan gözle bakmıştı verdiği paraya. Kız, parayı alıp şaşkın ve sevinçli bir bakışla uzaklaşırken, Halûk gözlerini ışıklardan ayırmadan, “Senin içini rahatlatmaktan başka ne işe yanyor verdiğin para?” demişti. Bazen böyle önemsiz cümleler Aydan’ın içinde, çabucak geçeceğini deneyimleriyle bildiği, küçük öfke çalkantıları yaratıyordu. Onu kızdıran söylenen sözler değildi; asla açıklayamayacağı, kimseye söyleyemeyeceği gizli bir duygusunun bir …
VAJİNA DİYALOGLARI: SIK – SORULAN SORULAR 4-
VAJİNA DİYALOGLARI: SIK – SORULAN SORULAR 4- ve orgazm esnasında çoğalır. Boşalma esnasında erkekten bir çay kaşığı kadar ersuyu gelir. Ersuyu başlangıçta yoğundur ama vajinanızda incelir ve sıvı bir hale gelir. Seksten sonra sağa sola hareket ettiğinizde, vajinal salgılarla ersuyu birleşince vajina duvarlarından kaymaya başlar. Vajinanızın düz bir yüzeye sahip olmaması nedeniyle, salgıların hepsinin katmanlardan akması belli bir zaman alır. Günlük ped giymek ve cinsel ilişkiden sonra sık sık değiştirmek kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlar. Ya da ilişkiden sonra vajinanıza tampon yerleştirin. Bir iki saat boyunca tamponu içinizde tutun ki salgıları ve ersuyunu emsin ve sonra çıkarın. S. Bazı geceler cinsel ilişkiye girdikten sonra çok şiddetli bir baş ağrısı yaşıyorum. Bu ciddi bir sağlık sorunu olabilir mi? Bunu önlemek için ne yapabilirim? C. Baş ağrıları seksten kaçmak için sık kullanılan mazeretlerdir. Hepimiz şu şikayeti duymuşuzdur; “Bu gece olmaz hayatım, başım ağrıyor.” Ancak cinsel heyecana kapıldığınızda baş ağrısından çeken birçok kadından biriyseniz, bu şikayet size pek komik görünmez. Cinsel baş ağrıları seksten tamamen uzak durmanıza neden olabilir ya da cinsel deneyimden zevk alma yeteneğinizi engelleyebilir. Genellikle ciddi bir sorunun göstergesi değildir. Ama işi garantiye almak için yine de bir doktora görünmelisiniz. Seksten kaynaklı temelde iki tür baş ağrısı vardır. Her ikisi de cinsel birleşmeyle, mastürbasyonla ya da oral seksle başlayabilir. tik tür baş ağrısı orgazmdan önce cinsel aktivite esnasında görülür. Başınızın her iki yanında ve arkasında sersemletici, ağır bir ağrı hissedebilirsiniz. Bu baş ağrısı tansiyondan kaynaklı baş ağrısıyla alakalıdır ve seks esnasında yüz ve boyun kaslarınızı kasarak oluşabilir. Cinsel olarak uyarıldıkça baş ağrınız da artabilir. Kafatasınızda hassasiyet de hissedebilirsiniz. Bu baş ağrıları kısa sürebilir ya da birkaç gün devam edebilir. Seksten bir saat önce ibuprofen (Aleve, Motrin) almak yararlı olabilir. Biyolojik ge- ribildirim ve kas gevşetme egzersizleri ya da kas gevşetici ilaçlar bazen gerekir. ikinci tür baş ağrısı, orgazmdan hemen önce …
MASTÜRBASYON ZARARLI MIDIR?
MASTÜRBASYON ZARARLI MIDIR? Bilindiği gibi kendi kendini uyarmaya ve bu şekilde cinsel doyuma ulaşmaya mastürbasyon denir. Mastürbasyon erginlik ve gençlikte ve cinsel birleşmeye yönelmeden önceki dönemin cinsel dürtülerinin doyuma ulaşması için en pratik, fazla abartılmaması gereken bir davranış şeklidir. Ancak ergenlik çağmdan sonra kişilerin karşı cinse yönelemeyip mastürbasyona fikse olması, yani bu davranışa saplanması normal cinselliği yaşamasını engelleyecektir. ANAL BİRLEŞME ZARARLI MIDIR? Erkeğin kamışının makata sokulmasıyla yapılan birleşmeye anal birleşme denir. Bugünkü pek çok seksoloji otoritesinin görüşüne göre kadın-erkek arasmdaki anal birleşme, cinsel uyanlar içinde cinsel birleşme pozisyonları içinde arada bir ve kadının isteği ile yapıldığında sadece bir cinsel sapma olarak görülüyor. Gerçek olan makatın organsal olarak normal bir birleşme yolu olmayışıdır. Fakat bu konu çiftin kendisinin karar vereceği bir davranış şekli olarak değerlendirilmektedir. Birkaç yıl önce ülkemizde yapılan bir araştırmadaki verilere göre kadınların %30’unun anal birleşmede bulundukları ileri sürülmektedir. Anal birleşmenin tıbbi yönden pek çok sakıncaları vardır. Makat içinde yaşayan Es-heria Coli gibi pek çok bakteri anal birleşmeden sonra kamışın yıkanmadan vajinaya sokulması sonucu vajinaya taşınmakta ve burada ağır iltihaplara neden olmaktadır. Ayrıca dikkatsiz birleşmelerde makat çevresinde çok rahatsız edici yırtık ve çatlaklar oluşabilir. 1 İĞFAL (TECAVÜZ) OLAYI BAŞINA GELEN KADIN NE YAPMALIDIR? Bu tür olaylar dünyanın her yerinde olmaktadır. İğfal kurbanlarına yeterli ve gerekli tıbbi müdahalenin yapılabil- Bilindiği gibi kendi kendini uyarmaya ve bu şekilde cinsel doyuma ulaşmaya mastürbasyon denir. Mastürbasyon erginlik ve gençlikte ve cinsel birleşmeye yönelmeden önceki dönemin cinsel dürtülerinin doyuma ulaşması için en pratik, fazla abartılmaması gereken bir davranış şeklidir. Ancak ergenlik çağmdan sonra kişilerin karşı cinse yönelemeyip mastürbasyona fikse olması, yani bu davranışa saplanması normal cinselliği yaşamasını engelleyecektir. ANAL BİRLEŞME ZARARLI MIDIR? Erkeğin kamışının makata sokulmasıyla yapılan birleşmeye anal birleşme denir. Bugünkü pek çok seksoloji otoritesinin görüşüne göre kadın-erkek arasmdaki anal birleşme, cinsel uyanlar içinde …