Masöz Bayan ❤️

masöz bayan

BAHCELİEVLER ANAL YAPAN ESCORT GÜLBEN

selamlar; istanbul bahcelievler.den balıketli anal yapan escort gülben,,,, 30. yaşında beyaz tenli sarı saclı balıketli turk lokum tadında,escort bayanım.bahcelievler.deki kendi evimde görüşüyorum..anal exstra olup kondom saglık bakımından şartı ile ilişkiye giriyorum.. temizlik hijen olmasa olmazım aynı özeni sız elıt beyler.den rica ediyorum ,sizlere lokum tadında unutulmaz zevkli doyumsuz anlar yaşamak isteyen beylere bir telefon kadar yakınım..cidi ne istedgini bilen beyleri bekliyorum,,, telefonum ;0543 716 27 55

BEYLİKDÜZÜ ESCORT GÜL

Herkese selam, Ben beylikdüzün,de yeni escort GÜL Escort olarak hizmet vermeye daha yeni başladım. İstanbul beylikdüzün,dekendi evimde sizleri ağırlıyorum. 22 yaşındayım. 1.70 boyunda . 60, kilodayım beyaz tenli SARI saclı Balık Etinde escort bayanım. Etrafımdaki insanlar beni genelde, şirin ve sexi bir kız olarak tanımlar. Her konuda oldukça seçiciyim. Telefonda konuşmanızdan evime geldiğiniz süre içerisinde her dakika seçicilik algılarım çalışır. Temizlik, hijyen gibi konular vazgeçilmezimdir. Bu konu hakkında sizinde benim kadar önem vermenizi rica ederim. Sadece elit, kendini bilen ve kendisine saygısı olan beylerle görüşmeyi tercih ediyorum.. Lütfen olmazsa olmaz konularımda prensiplerime telefonda neden yapmıyorsun vs. sorularla gelmeyin.Bu konuların bahsini bile açmayınız. (ANAL İLİŞKİYE GİRMİYORUM TEKLİF DAHİ EDMEYINIZ ) pozisyon ve sayı sınırım yoktur ,,,, PASİF BEYLERE .DE HİZMET VERMEKTEYİM CEŞİTLİ, OYUNCAK.STRAPANLARIM MEVCUTTUR.. güvendiğim takdirde 4-5 yıldızlı otelelrde -rezidans evlerde görüşme yapıyorum Şimdiden herkese kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum:) telefonum; 0534 574 74 48

ŞİRİNEVLER ESCORT ZEYNEP

merhabalar,.ben ŞİRİNEVLER ,den yeni escort zeynep 30 yaşında 1,65 boyunda .55 kıloda zarif puruzsuz bir vucuda sahip sexsi doyumsuz escort bayanım,merterde.ki kendi evimde görüşüyorum .ve 4/5 yıldızlı otelere gelmekteyım,ne istedigini bılen elıt kalıtelı beyleri mısfir edmekteyım.. anal ve kondomsuz ilişkiye girmiyorum..                               telefonum; 0534 702 65 53

muzlu pasta 9

muzlu pasta 9

muzlu pasta  9 EYVAH! GEÇ KALIYORUM! “Hayatı seviyor musun? öyleyse zamanını israf etme, çünkü hayatın yapıldığı madde zamandır.” Benjamin Franklin Bu paniğin en bilinen belirtilerinden biri “Bu ilişki nereye gidiyor?” sendromudur. Bir ilişki sürdükçe sürüyor ve ufukta evlilik görünmüyorsa, o zaman durup bir düşünmelidir, iliş- kinin sonu bir yere varmayacaksa, vakit kaybetmemelidir. İşte bu psikolojiyle güzelim ilişkiler bir çırpıda bitirilir. İçimizde, “Sonu nereye varırsa varır. Mühim olan yaşanı- lan güzel anlardır.” deme cesaretini gösterebilen aslan yürek- lilerin sayısı pek azdır. Öylesine şartlandırılmışız ki. Çocukluk günlerimizden beri, oyuncak olarak elimize hep bebekler, plastik çay-kahve fincanları, küçük ocaklar, tencere- ler filan verilmiş. Bebeklerimizi pışpışlamış, altlarını temizle- miş, saçlarını taramış-örmüş, onlara kıyafetler dikmişiz. Haya- li misafirlerimize görünmez yemekler pişirip boş tabaklarda ikram etmişiz. Gelecekte üstleneceğimiz “anne”lik rolüne daha o zaman- dan, böylece hazırlanırmışız. Gelecekte izleyeceğimiz yol, yani evlenip çoluk çocuğa ka- rışmamız gerektiği, bilinçaltımıza böylece işlenirmiş. Kafalarımızın içinde bu kayıtlarla yaşarken, toplumda ya- şanan model yine bu iken korkmamak mümkün mü? Üstelik anne-babalann endişe dolu bakışlarını üzerinde hissederken, yakın arkadaşlann teker teker bekârlığa vedaBanu özdemir 85 edişlerine şahit olurken, sağdan soldan otuz beşinden sonra çocuk doğurmanın riskli olduğunu duyarken ve tüm bunlar olduğunda hâlâ bekârken… Panik olmamak mümkün mü? Kimilerimizin omuzlan bu baskılar altında gün geçtikçe daha bir çöker. Kimilerimizin önceliği her şeye rağmen hâlâ kariyeridir, bu baskılan duymazdan, görmezden gelir. Ne var ki bu baskılar gerçekten çok kuvvetlidir. En baba- yiğidin bile üzerine kâbus gibi çöker, perişan eder. Sanıyorum bu konuda en zorlandığımız anlar, işyerinde iz- lemek zorunda kaldığımız “hamilelerin geçit törenlerf’dir. Özellikle büyük şirketlerde -nüfus kalabalık olduğu için- hamileler hiç bitmez. Evli genç kadınlar arka arkaya hamile kalırlar. Hatta öyle bir denk getirirler ki (bu ayarlama nasıl ya- pılır, aralarında bir danışıklı dövüş mü vardır, bir bilen varsa lütfen söylesin!) aynı anda -biri hamileliğinin başında, biri or- tasında, biri de sonunda-

muzlu pasta 7

muzlu pasta 7

KIZ MUHABBETLERİ “Kullandığınız kelimeler, nasıl yaşayacağınızı belirlerler.” Yunan Atasözü a)    Ekonomi b)    Politika c)    Dekorasyon d)    Yemek tarifleri e)    Hiçbiri Bildiniz! Bunlar, “kız muhabbetlerinde en çok ne konuşulur?” soru- sunun çok seçenekli cevaplarıydı. Doğru cevap da hiç kuşku- suz “e” şıkkı, yani “Hiçbiri” idi. Tamam. Böylece, kız muhabbetlerinde ne konuşmadığımızı söyle- miş oldum. E ne konuşuyoruz o zaman? Erkekler… İlişkiler… Erkekler… İlişkiler… Erkekler… Haftanın beş günü, günde minimum sekiz saat çalışıyoruz. Hayatımız enflasyon tahminleri, kur varsayımları, ithalat mev- zuatındaki değişiklikler, A tipi fonlar, B tipi fonlar, C tipi fon- lar arasında geçiyor. Bizler iş kadınlarıyız. Makro düşünür, mikro uygularız. İş- lerimizde uzmanlaşmışız, çok iyi işler ortaya çıkarırız.Ama biz kadınız! Süslü unvanlarımız ve başarılı kimliklerimizin arkasında her birimiz birer kadın. Duygusalız. Süslenmeyi, iyi giyinmeyi, güzel olmayı ve beğenilmeyi çok severiz. Gezip tozmaya, eğlenmeye bayılırız… Sevgililerimize taparız. Hal böyle olunca da, ne enflasyon ne de İMKB, gerçekte il- gimizi çeken konular çok farklıdır. Pudranın markası, iyi kaş alan manikürcünün adresi, bir haftada hiç rejimsiz üç kilodan kurtulmanın sırrı, lazer epilas- yoncuya ne kadar para ödendiği, gerçekten işe yarayıp yara- madığı bizim dünyamızdaki en önemli stratejik bilgilerdir. Aramızda müthiş bir istihbarat ağı kurup tüm bu bilgileri paylaştığımız gibi, erkeklerle ilişkilerimizi de kritik üzerine kritik ederiz. Sadece kendimizinkileri değil, tanıdık tanımadık kim varsa, tüm ilişkileri masaya yatırır ve adeta moleküllerine ayınnz. Ne teoriler, ne kuramlar geliştiririz biz. Teknolojinin iler- leme hızından da büyük bir hızla, birbirimizin teorilerini çü- rütecek yeni hipotezler atanz ortaya. Her bir teori, bir diğerini çürütür. Hayatın en büyük bilinmezidir ilişkiler. O kadar kafa pat- latırız ama iyi ilişkinin formülünü bir türlü bulamayız. İyi ilişki eşittir aşk artı sevgi artı saygı diyemeyiz. Denkleme mutlaka bilinmeyen birtakım değişkenler eklenir: ya bir eski sevgili, ya bir yenisi, ya depresyon, ya tatminsizlik, ya kafa karışıklığı, bir şey çıkar ve bu denklemi bozar bitirir.* ilişkileri

muzlu pasta 5-

muzlu pasta 5-

     muzlu pasta  5 OTUZ YAŞLARINDAKİ KADINLARDAN BERABER VE SOLO SÖYLENMELER-l Şunun şurasında, topu topu birkaç başlıkla biz otuz yaşla- rındaki, kariyer sahibi ve bekâr kadınları tanımak mümkün mü? Bence değil. iyisi mi, bizleri daha iyi tanımanız için size günlük hayatta neler konuşuruz, kafamızın içinden neler geçiririz; biraz daha ipucu vereyim. Artık, varın siz anlayın biz nasıl kadınlarız! Araba Kullanırken Aklımızdan Neler Geçer? 4 4 4 —    Şu sağdan-soldan geçen arabalara nasıl görünüyorum aca- ba? Ben tüm bu şarkılara eşlik ederken onlar, “Kıza bak, kendi kendine konuşuyor,” mu diyorlardır? Hele hele oturduğum yerde şu fıkır fıkır dansedişime, direksiyonumu darbuka misali dumtı- kı dumtıkı çalmama ne demeli? Kesin bu deli diye düşünüyorlar- dır… Amaaaaannn kimin umurunda? Boşversene kızım, sen key- fine bak! Hem böylece güne de iyi başlamış oluyorsun, işe gider- ken lay lay loy loy keyfini buluyorsun. —    Yalnız böyle keyif meyif derken dünyada ne gelişmeler olu- yor hiç haberim yok! Kıbrıs sorununda neredeyse çözüme yakla- şılmış, ben ayakta uyuyorum. İşyerinde dün insanlar konuşur- ken, son gelişmelerden haberdar olmadığımı kimse çakmasın di- ye ne ecel terleri döktüm? Neydi şu haber kanalları? BBC’nin fre-70 30 Mumlu Pasta kansı kaçtı? Ya NTV’nin ki? İyisi mi ben bırakayım şu müziği fi- lan da, dünyada neler olup bitiyor onu dinleyeyim. V** *** Ne buyaaa? Ay içim bayıldı! Kendimi resmen babam gibi his- settim! Sanki yaşlanmışım da, TRTl’deki haberleri dinliyormu- şum gibi… Tüylerim diken diken oldu! Olur mu yaa? Ben daha çok gencim! Çek kızım radyoyu Number l’a, Povver FM’e… Son- ra da bak yine keyfine… Olur da savaşa filan girersek elbet bir yerlerden duyarsın… Oh)ı be dünya varmış! J J J Bir Hemcinsimize Bakarken Aklımızdan Neler Geçer? —    Ne o öyle? Dikkat ettim, tam on dakikadır gözünü bile kırpmadan hatunu inceliyorsun… —    Moralim bozuldu yahu. Bakıyorum bakıyorum tek bir kusur bile bulamıyorum. Ne çatlak,

muzlu pasta 4-

muzlu pasta 4-

muzlu pasta  4- KIZ MUHABBETLERİ “Kullandığınız kelimeler, nasıl yaşayacağınızı belirlerler.” Yunan Atasözü a)    Ekonomi b)    Politika c)    Dekorasyon d)    Yemek tarifleri e)    Hiçbiri Bildiniz! Bunlar, “kız muhabbetlerinde en çok ne konuşulur?” soru- sunun çok seçenekli cevaplarıydı. Doğru cevap da hiç kuşku- suz “e” şıkkı, yani “Hiçbiri” idi. Tamam. Böylece, kız muhabbetlerinde ne konuşmadığımızı söyle- miş oldum. E ne konuşuyoruz o zaman? Erkekler… İlişkiler… Erkekler… İlişkiler… Erkekler… Haftanın beş günü, günde minimum sekiz saat çalışıyoruz. Hayatımız enflasyon tahminleri, kur varsayımları, ithalat mev- zuatındaki değişiklikler, A tipi fonlar, B tipi fonlar, C tipi fon- lar arasında geçiyor. Bizler iş kadınlarıyız. Makro düşünür, mikro uygularız. İş- lerimizde uzmanlaşmışız, çok iyi işler ortaya çıkarırız.Ama biz kadınız! Süslü unvanlarımız ve başarılı kimliklerimizin arkasında her birimiz birer kadın. Duygusalız. Süslenmeyi, iyi giyinmeyi, güzel olmayı ve beğenilmeyi çok severiz. Gezip tozmaya, eğlenmeye bayılırız… Sevgililerimize taparız. Hal böyle olunca da, ne enflasyon ne de İMKB, gerçekte il- gimizi çeken konular çok farklıdır. Pudranın markası, iyi kaş alan manikürcünün adresi, bir haftada hiç rejimsiz üç kilodan kurtulmanın sırrı, lazer epilas- yoncuya ne kadar para ödendiği, gerçekten işe yarayıp yara- madığı bizim dünyamızdaki en önemli stratejik bilgilerdir. Aramızda müthiş bir istihbarat ağı kurup tüm bu bilgileri paylaştığımız gibi, erkeklerle ilişkilerimizi de kritik üzerine kritik ederiz. Sadece kendimizinkileri değil, tanıdık tanımadık kim varsa, tüm ilişkileri masaya yatırır ve adeta moleküllerine ayınnz. Ne teoriler, ne kuramlar geliştiririz biz. Teknolojinin iler- leme hızından da büyük bir hızla, birbirimizin teorilerini çü- rütecek yeni hipotezler atanz ortaya. Her bir teori, bir diğerini çürütür. Hayatın en büyük bilinmezidir ilişkiler. O kadar kafa pat- latırız ama iyi ilişkinin formülünü bir türlü bulamayız. İyi ilişki eşittir aşk artı sevgi artı saygı diyemeyiz. Denkleme mutlaka bilinmeyen birtakım değişkenler eklenir: ya bir eski sevgili, ya bir yenisi, ya depresyon, ya tatminsizlik, ya kafa karışıklığı, bir şey çıkar ve bu denklemi

muzlu pasta 3-

muzlu pasta 3-

muzlu pasta 3- — Boşveeeeeeeer… Ben diyordum sana, o adam beş para et- mez diye… Yok yok, belliydi… Ben o hareketinden anlamıştım zaten… Çok iyi yaptın! Sürtülsün burnu biraz! Bak filancanın sevgilisi de çok çektiriyordu kıza… Terk et dedik, terk etti… Şimdi adam kızın altına arabayı çekti, yüzüğü de taktı! * En nefret ettiğim durum nedir, bilir misiniz? Kuaförde bir sürü işkenceye tabi tutulur ve sonunda dışarı tamamen “sıfırlanmış” olarak, pırıl pırıl çıkarsınız. Sanki artık ömrünüzün geri kalan kısmını böyle geçirecekmişsiniz gibi. Ancak bu bakımın üzerinden daha bir gün bile geçmeden pırıltı hemen sönmeye başlar. İlk gün saçın fönü, üçüncü gün ojeler bozulur; yedinci günde tüyler tekrar baş gösterir ve pü- rüzsüzlük hissi kaybolur. Sanki boşa kürek çekiyormuşuz gibi, aynı terane tekrar başlar… Peki bu bakımsal durumlar kuaförle biter mi? Kesinlikle hayır… Kimi zaman çamurlara bulanır, kimi zaman naylonlara sa- rılır, kimi zaman oranıza buranıza elektrik kabloları bağlanır, kimi zaman da tüylerinizin teker teker yolunmasını veya on- lardan tümüyle kurtulmak için etinizin her bir milimetrekare- sine batırılan iğnelerin acısına katlanırsınız… Ve güzellik uğruna daha ne işkenceler çekersiniz… * istikrar yok. Kalça, göbek toparlamak ve daha bir “/it” olmak için “tae- bo”dan tutun da “kanguru aerobiği”ne kadar her türlü faaliye-Banu Özdcmir 37 te sardırırız. Koşu bantlarının, “climber”lann, “/ree runner”\a- rın tepesinden inmeyiz. Ta ki iki santim incelene kadar. Elbette haftada iki günden, üç ayda ve rejimsiz daha iyi bir sonuç çıkmaz ki… Tüm bu çaba, topu topu bu kadarcık incelebilmek içindir. Aslında harcanan bu çabanın ve dökülen terlerin amacı top model ölçülerine ulaşmaktır ama, bu tempoya ömür mü daya- nır? Böylece, sportif faaliyetlerimizin ömrü zor belâ üç ayı bu- lur. Ufaktan ufağa aksatmalar başlar ve sonra hepten bırakılır. Hani zaten iki santim de incelinmişti ya, bu kadar spor can sağlığıdır. Yaza 1-2 ay kala, -plajlarda bikini ile boy göstermek zorun- da

muzlu pasta 2-

muzlu pasta 2-

muzlu pasta 2- —    Doğru, en mantıklı olanı buydu zaten.. İki saattir tartışı- yoruz, printer honveyör girişinde olursa süreç daha hızlı işler. Arkadaşım yine kulağıma eğildi: —    Şuna baksana! Açık renk ruj hiç iyi gitmemiş… Bence koyu renk sürse daha hoş olurdu! Baksana kırk yaşında ama yüzünde tek bir kırışıklık bile yok! Acaba ben mi yanlış görü- yorum? Sen de baksana, ışıktan mı böyle gözüküyor? Yok ca- nınım, tek bir çizgi bile yok. Taş gibi bir cilt. Kırışıksız da olu- nabiliyor demek… Ben kırkıma geldiğimde nasıl olacağım? Yediklerime çok daha dikkat etmem lazım. Öğlen yemekte bol salata yiyeyim bari… Şu abur cuburu artık kesmeli… Offf.. Şimdi yine sadece salata diye niyetlenip tüm çeşitlerden dol- dururum tepsiye. Sahi yemeğe ne kadar kaldı? —    Saat 11.30. Daha bir saat var… Ben de atmam gereken maili atamadım hâlâ! Toplantı bir an önce bitse de işimi hal- ledebilsem! Arkadaşıma laf yetiştirmeye çalışırken; katılımcılardan bi- rinin, “Her şey online basılsın! Her şey online basılsın!” diye odada çınlayan sesi, beni tekrar toplantının içine çekti. Yahu, en son bıraktığımda printeri konveyör başına koya- cak ve aplikatör almayacaktık. Aplikatör alımı niye tekrar gündeme gelmişti ki? Panik vaziyette konuşulanlara pür dikkat kesilip, arada ka- çırdığım noktaları yakalamaya çalıştım… Kafamda beliren so- ru işaretlerini soramıyor ve “Ya az önce biri sorduysa, rezil ol- mayalım şimdi,” diye düşünüyordum! Toplantının en zor, kendimi perişan ettiğim anlarıydı bunlar… Neyse ki vaziyeti toparlamam uzun sürmedi ve ben yine görüş belirtmeden duramadım tabii:Banu özdemir 33 —    Bcnce yine de en iyisi aplikalör kullanmayalım. Bu işi sadece printer\c çözebiliriz. Hem daha ucuz hem de çabuk bir çözüm bu… Evet, bu görüşün taraftarları tekrar ses vermişlerdi… Tar- tışmalar yine sürüp gidiyordu… Arkadaşım yine kulağıma offffladı: —    Saat 12.15 oldu … Bitmedi gitti toplantı! Acaba bir ka- rar çıkabilecek mi, yoksa yine bir sonraki toplantıya mı erte- lenecek?

AŞKIN EVRELERİ

AŞKIN EVRELERİ

AŞKIN EVRELERİ Kime nerede, ne zaman ÂŞIK olacağımızı bilemeyiz. Böyle bir bilinç olsaydı aşk raflarda kalırdı, aranılan ve ar- zulanan olmazdı. Kimin evladı olduğumuz, hangi kültürde yetiştiğimiz, genetik kodlarımız ve karakter özelliklerimiz kime âşık olacağımızı belirleyen unsurlardır. Bu yüzden her karşımıza çıkana ÂŞIK olamayız. Aslında bir aydınlanma olan aşk, yıllarca kirlenen zihni- mizin aynı zamanda da ilacı oluyor. Gerçek AŞK insanı ken- di gerçekliğine götürüyor. Aşkın olmadığı zamanlarda insan sadece kendini ayakta tutacak şeylerin anlamlarını bilirken âşık olduğu zaman ilişkisi olduğu olmadığı onun için anlam ifade ediyor. İşte yaşamın tadı dediğimiz şey buradan geliyor. Birçok dinde, birçok dilde tüm âlimler Aşk’ı dizeliyor, resmediyor. Çünkü her ülke tarihsel aktarımında Aşk’ları, savaşları daha yoğun kullanıyor. Savaşın olduğu her yerde AŞK; AŞK’ın olduğu her yerde savaş oluyor. Beyin nasıl tam çözülemediyse AŞK da yüzde yüz bilinemiyor. Birçok başarı aşkla doğup bir çok hastalık aşkla iyileşebiliyor. Düşünsenize, âşık olan âşık olduğunun her noktasında hayat buluyor. Saçının telinden, eskimiş tişörtüne kadar. Do- kunduğu yerlerden dinlediği müziğe kadar her şey artık âşık olana geçiyor.Düşünün ki, âşık olan âşık olduğu için kendi zihnini ye- niden programlıyor. Tüm pozitiflik, olumlu bakış açısı, zevk alma dürtüleri, Polyannacılık motivasyon kanalları yüzde yüz çalışmaya başlıyor. Dertler tatlı, yükler hafif, cehennem cennet oluyor. Nefes olan her şey var olduğu için sevilip; nefes alamayan cansız eşyalar Aşka dekor olmaya başlıyor. Çünkü, dünya sen âşık olduğunda sana özel dizayn oluyor. Tüm dünyayı kendi gönlünde barındırabilen ÂŞIK, aşkı da, âşık olduğunu, da dünyayı da yaratana şükrediyor. Çünkü AŞK, yüzde yüze tamlığa, sisteme, evrene teşek- kürü getiriyor. Sayfalarca anlatsam da tarif edemediğim aşk içinde evre- ler taşıyor.

Sayfa 4 of 5 1 2 3 4 5

sponsorlu bağlantılar